30 Nisan 2011 Cumartesi | 0 yorum | By: görkem aytaç

30.04.2011 Kuponu

Blackburn-Bolton : Tehlike hattinin sadece 1 puan ustundeki Blackburn icin tehlike canlari calmaya devam ediyor. Blackburn, dusme hattinin yalniz 1 puan ustunde. Bolton'in ise ligde herhangi bir iddiasi yok. Ben Blackburn'un bu macin galibi olacagini dusunuyorum.

Chelsea-Tottenham: Chelsea, lider Manchester United'in 6 puan gerisinde. Manchester United bu hafta Arsenal'le deplasmanda karsi karsiya gelecek. Onumuzdeki hafta da Chelsea, Manchester United'la deplasmanda karsi karsiya gelecek. Tum bunlari dusundugumuzde bu 6 puanlik fark haftaya kapanabilir. Bu yuzden Chelsea Tottenham onunde kazanmak zorunda. Ben Chelsea'nin kazanacagini dusunuyorum.

Brentford-Southampton: Ingiltere Lig 1'de son 2 haftaya girilirken, Southampton Huddersfield'in onunde 2.sirada bulunuyor. 2 takimin puanlari esit ancak Southampton'in 1 maci eksik. 2.olan takim direk bir ust lige yukselecek. Southampton, eline gecen bu firsati iyi degerlendirecektir. Southampton kazanir diyorum.

Walsall-Charlton: Ingiltere Lig 1'de dusmeme mucadelesi veren Walsall ile Ligde bir iddiasi bulunmayan Charlton'in karsi karsiya geldigi macta Walsall, son 2 haftaya girilirken isini sansa birakmak istemeyecektir. Walsall kazanir diyorum.


Dagenham&Red-Carlisle: Son maci da Ingiltere Lig 1'den seciyorum. Yine kume dusmemesi mucadelesi veren Dagenham, herhangi bir iddiasi olmayan Carlisle'i agirliyor. Bu tur maclarda puana ihtiyaci olan takim kazanir. Ben Dagenham'in kazanacagini dusunuyorum.

Blackpool Fc - Stoke City , Samsunspor - Gungoren

Blackpool Fc – Stoke City



2011 yilinda oynadigi 17 macta sadece 8 puan alan ve kume dusme hattinin tam ortasinda kendisini bulan Blackpool ile Fa kupasinda finale yukselen ligdeki konumu acisindan hicbir hedefi olmayan 2 takimin mucadelesine isik tutacagiz biraz. Gecen haftaki Newcaste deplasmaninda ki kadrosuyla mucadele edecek olan Blackpool kendi sahasinda acik futbolu tercih ediyor.Hucumda ki bu zenginlik defanstaki fakirlige yetisemeyince kendilerini birden dusme hattinda buldular.Stoke City’de ise keyifler yerinde.Bolton deplasmanin da alinan 5-0’lik kupa galibiyeti ile kupayi alamasalar bile avrupa kapilari acildi onlara.Blackpool’un kalan maclarindan ikisinin Manchester united ve Tottenham deplasmanlari oldugunu dusunursek bu maci alamamalari durumunda dusme ihtimalleri artacaktir.Bu yuzden benim Bankom Blackpool GALIBIYETIDIR.



Samsunspor- Gungoren Belediyespor




Sampiyonluga 1 adim daha yaklasan Samsun ile kume dusme hattinin soguklugunu hemen ensesinde hiseden Gungoren Belediyespor.Hafta arasinda cenazesi olmasina ragmen sehirde kalarak futbolcularina mesaj veren Huseyin Kalpar. Duygusal ve zor bir karsilasma olacagi kesin.Birde Samsunspor’un golcusu Zenke’nin olmayisi bu mac icin sikinti yaratacaktir.Kendi sahasinda 6 gol yemis bir ekip olan Samsun Gungoren’i durdurmakta da zorluk yasamayacaktir. Banko oynamak isteyenler ALT suprizciler BERABERLIK deneyebilirler.


29 Nisan 2011 Cuma | 2 yorum | By: Bizimle Kazan!

Falcao - Scarface!!! Porto 5 - Villareal 1 (28.04.2011)







Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli.. Gel desem Madrid'e gelirmisin ki?
26 Nisan 2011 Salı | 4 yorum | By: Adsız

Merhabalar

Merhaba Dostlar,

Yaklasik 2 yildir icinde bulundugum twitter dunyasinin sanirim en guzel kazanimlarindan birini bugun itibariyle yasiyorum. @salihtuna,@gorkemaytac, @cmkrc ile birlikte biraz bahis,biraz ani, biraz gercek,biraz masal ve biraz hayat yazmak icin bu sitede sizlerle beraber olacagiz.

Sitemizin adi bizimlekazan.blogspot.com. Evet belki de bir tikla ulasabileceginiz binlerce bahis sitesinden biri gibi kulaga geliyor olabilir. Evet belki de yazilacak olan maclarin hicbirisi tutmayabilir.Ama benim burada yazacak olmam sadece 3 mactan 5 oran olmayacak sizin icin. Bizimlekazan, hayatin artilarindan ve eksilerinden,arkadasliklarin oneminden ,  aile kulturunden ,sevgiden ,saygidan  ,birazcik hos sohbetten kazanacagimiz bir site olacak sizinle. Futbol hayattir. 10 oranlik bir macla degil kuracagimiz degerlerle kazanacagiz ve bunlar gecici degil kalici olacak..

Ben Gokhan Caliskan. Biraz da kendimden bahsederek ilk kapilari ben acayim size ki once siz benim hayatima ortak olun.Ben 1981 Ankara dogumlu ama 6 yasinda anne-baba memleketi olan Adana’ya gelerek o sicaklarda buyumus birisiyim.Babasi fanatik Fener’li ve Adanaspor’lu , annesi Fenerbahce’ye kaybedince yemek yapmayacak kadar hasta Galatasaray’li ve 12 yil boyunca hangi takim sampiyonluga yakinsa onu destekleyen bir kardese mensub bir ailenin cocuguyum.Kazik kadar olduk ama hangi yasa gelirseniz gelin hicbirzaman bu sizi onlarin cocugu yapmaktan alikoyamayacak. Ve siz hep cocuk olarak kalacaksiniz.

Benim hikayem onlarin arasinda gitgeller olsada biraz farkli.8-9 yasinda 5 Ocak Stad’inda baslayan bir tutku. 2 fanatik demirsporlu amca ve bir adanasporlu baba. Sene baslarin daha. Bir onceki hafta Besiktas’tan 10 tane yemis Adana Demirspor.Dile kolay. Hayal meyal hatirliyorum Adanaspor tarafinda bilet kalmadigindan Demirspor tarafina oturdugumuzu. Oradaki amcalarin hepsinin gozunde daha once hic gormedigim seyler vardi.Varlikli (ne demekse artik bu) bir aile’nin cocuguydum  ve hayata karsi bir savas,ofke,isyan duyan adamlarin gozlerindeki bu izleri ilk defa goruyordum. Adanaspor zengindi yabanci oyunculari vardi. Kaleci Darko , golcu Sabotic. Bu mavililer tribundeki o adamlar gibiydiler.Sinan Engin var kel,gobekli. Takimda yabanci yok. Biraz da kisaydi sanki bunlar Tekin Incebaldir oynuyormuydu o zaman bilemiyorum ( 1.50 boyu). Iste  gun benim ruhuma kazinmis bu takim yillar sonra anladim. Firsat buldukca amcalarimla maca gidiyor, babamin beni Adanaspor maclarina goturdugunde Demirsporu tuttugumu anlamamasi icin gollere yalandan seviniyordum. Kombineyle maclara giriyorduk Adanaspor maclarina.Babam sam fistigi alirdi ve hazir yerimize gider otururduk. Halbuki o mavi takimin maclari. Mactan once salgam – simit , devre arasinda cift ekmek kebaplar , maraton’da hep bir itis kakis,betona serilmis gazeteler ve cekirdek. Eger bunlarin farkini bilmiyorsaniz yazinin geri kalanini okumaniza gerek. Size de yazilabilecek 2-3 mac tahmini olacaktir elbet.

Ozel okula gidiyordum.Babam ingilizce,almaca ogrenmemi ve kendisi gibi muhendis yada annem gibi Fizik ile ugrasmami bekliyordu. Ama ben herseyi biraktim.Yakin deplasmanlara gidiyor aksam eve donuyordum babam sorarsa da Adanaspor’un maci vardi !

Universite zamani geldiginde ayrilik vakti de gelmisti ilk defa.Hem aileden, hem o stadtan. 2 yillik kibris yolculugunda cok bosladim. Oraya gidenler bilir Kibris farklidir.Ceker alir sizi. 2002 yilinda adana’da hayat yeniden mutlu bir sekilde basladi. Cukurova Universitesini kazanmistim.2 universite’yide bitirecektim ama Adana Demirsporumla kalacaktim. Artik babamdan da kacis yoktu. Kardesim de ITU’yu kazanmis ve ozgurlugunu ilan etmisti. Ikimizde isyan bayraklarini actik Biz Adana Demirsporluyduk. Tabi babanin bunu hazmetmesi kolay olmadi. Cocuklari deplasman otobusunde sagcisi ,solcusu,zengini,fakiri ,sarhosu,ayyasi ile beraber omuz omuza yanyana gitmekten oyle buyuk zevk aliyordu ki,adamin buna akil sir erdirememesi cok normal geliyor simdi.

Simdi Romanya’dayim. 3 yil oldu buraya geleli.Calisiyorum.Cokta kazaniyorum.Cok guzel bir esim ve imkanlarim var.Ama her mac gunu icimdeki heyecani degistiren birsey olmadi daha.

 Birgun bir beste yaptik Adem abiyle karabuk deplasmanina giderken. Play-off mucadelesiydi ve benim romanya’ya gidecegimi biliyordu.hep yanyana oturduk o son 3 ayda.12 saatlik deplasmanlara gidiyorduk 1000 kisi 3. ligdeydik dile kolay. Basladik mirildanmaya .(Kirac’in Benim Yolum  melodisi ustune yazilmistir).

“Bu yol cok uzundu ,cok issizdi,cok yanlizdi
  Biz o yollarda buyutmustuk Sevdamizi
  Cok kavga ettik emek verdik senin icin
  Sen Sampiyon ol Mavi Simsek bizim icin”

          Gitmeden bir soz aldi Adem abim benden. “Gokhan ,gardasim birgun geri geleceksin soz ver.Baskan olmaya ,daha guzel yarinlara geleceksin”

 Iste benim hikayem bu. Birgun oraya donecegim.Belkide sizlerden degisik fikirlerle,yardimlarla.Fazla uzattik sanirim.Sayfamizin herkese “kazanma”nin mutlulugunu getirmesi dilegiyle.. 

''The Special One''




Portekizli eski kaleci Felix Mourinho'nun oğlu olan José Mário dos Santos Félix Mourinho 26 Ocak 1963'te Setubal'de dünyaya geldi. Teknik direktörlük kariyerinin aksine futbolculuk kariyeri pek parlak değildi. Rio Ave, Belenenses, Sesimbra ve Comercio e Industria takımlarında oynadıktan sonra futbolu bıraktı. Jose Mourinho için 1992 yılı bir dönüm noktasıydı. Sporting Lizbon, takımın başına Bobby Robson'ı geçirdi. Jose Mourinho'ya da Bobby Robson'ın çevirmeni ve yardımcısı olması için teklif götürdüler. Mourinho, ayağına gelen fırsatı tepmedi, teklifi hemen kabul etti. Bobby Robson, Sporting Lizbon'da başarılı olamadı, Sporting Lizbon'dan kovulduktan sonra Porto'nun başına geçti. Mourinho da onunla birlikte Porto'ya gitti. Robson, Porto'nun başında kaldığı 2 yıl içerisinde Porto'ya 2 Portekiz ligi şampiyonluğu ve 1 Portekiz kupası kazandırdı. Başarılı geçen 2 yılın ardından Bobby Robson'a Barcelona'dan teklif geldi, Robson, teklifi kabul etti ve Barcelona'nın teknik direktörü oldu. Tabi 4 yıl beraber çalıştığı Jose Mourinho'yu da yanında götürdü. Mourinho burada Katalanca ve İspanyolcayı da öğrendi. Barcelona o yıl Avrupa kupa galipleri kupasını aldı. Bobby Robson, Barcelona'dan ayrıldı, yerine Louis Van Gaal getirildi. Mourinho bu kez de Van Gaal'in yardımcılığını yaptı. Beraber 2 La Liga şampiyonluğu yaşadılar. Mourinho, buradan Jupp Henyckess'in yardımcısı olarak Benfica'ya gitti. ancak işler istediği gibi gitmedi, burada baş antrenör olamayınca daha ilk haftasında görevi bıraktı ve Newcastle'a, Bobby Robson'ın yardımcısı olmak için gitti.

Mourinho, 2001 yılında Leira'dan gelen teknik direktörlük teklifini kabul etti. Burada 1 yıl çalıştıktan sonra 2001-2002 sezonunun devre arasında Porto'nun başına geçti. yarım sezonda Porto'nun başında çıktığı 15 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik, 2 mağlubiyet aldı. Mourinho efsanesinin asıl başladığı sezon 2002-2003 sezonu oldu. Porto, 2002-2003 sezonunda Portekiz ligi şampiyonu oldu, Portekiz kupasını aldı ve Uefa şampiyonu oldu. Bir teknik direktör daha ne isteyebilirdi ki? bir takımın başına geçeceksin ve 1.5 yılını doldurmadan 3 kupa kazanacaksın. Ama Mourinho bunlarla yetinecek bir yapıya sahip değildi. Bu kupalar ona yetmezdi. O, her zaman en büyük olmayı istiyordu. En büyük olmak istiyorsa, en büyük kupayı almalıydı. Porto 2003-2004 sezonunda da Portekiz şampiyonu oldu. Ama daha önemlisi, Avrupa'nın en büyüğü oldular, Şampiyonlar Ligi kupası süpriz bir şekilde Portekiz'e, Porto'ya gitti. Jose Mourinho, daha 2.yılında Porto'yu Avrupa'nın en büyüğü yaptı. Rüya gibiydi.

Porto'da kazandığı kupalardan sonra, Avrupa'nın dev kulüpleri Mourinho'nun peşindeydi. Karar vermek zordu. Mourinho en sonunda kararını verdi ve Roman Abramoviç'in Chelsea'siyle sözleşme imzaladı. Dile kolay, Chelsea tam 50 yıldır ingiltere'de şampiyon olamıyordu, tek şampiyonlukları 1955 ylında gelmişti. Mourinho daha ilk yılında yarım asırdır şampiyon olamamış bir takımı, hem de Premier Lig rekoru kırarak 95 puanla şampiyon yaptı. Ertesi sezon Chelsea yine şampiyon oldu. 2006-2007 sezonunda şampiyonluk Manchester United'a gitti. 2007-2008 sezonunun henüz başında Mourinho Chelsea'den ayrıldı. Abramovic, Mourinho'yla yollarını ayırarak belki de hayatının hatasını yapmıştı kim bilir. Mourinho, Chelsea'nin başında kaldığı 3 sene içerisinde 2 lig şampiyonluğu, 1 Kupa Şampiyonluğu, 1 İngiltere süper kupası ve 2 Lig kupası kazandı. Yarım asırdır şampiyon olamamış bir takımda, 3 senede alınan 6 kupa. Söylemesi bile insana zor geliyor, ancak Jose Mourinho için zor diye bir şey yoktur.

İnter, 2005-2006, 2006-2007 ve 2007-2008 yıllarında şampiyon olmuştu ancak Massimo Moratti, Avrupa'nın en büyük kupasını, Şampiyonlar Ligi kupasını istiyordu. En büyük kupayı almak için en büyük teknik direktörü göreve getirmesi gerekiyordu. Moratti, İnter'i 3 sene üst üste İtalya'da şampiyon yapan Roberto Mancini'ye yollarını ayırdı ve Jose Mourinho'yla anlaştı. Jose Mourinho, her zaman yaptığı gibi İnter'i de ilk sezonunda şampiyonluğa ulaştırdı. Ancak Şampiyonlar Ligi'nde işler istediği gibi gitmedi. İnter, 2.turda Manchester United'a 2 maç sonunda gol dahi atamadan elendi. İtalya'da Jose Mourinho tartışılmaya başlandı. İnter zaten İtalya'da şampiyon oluyordu. Moratti, Mourinho'yu takımının Şampiyonlar Ligi'ni kazanması için getirmişti. 2009-2010 sezonunda İnter İtalya Ligi'nde yine şampiyon oldu, İtalya kupasını aldı. daha da önemlisi Şampiyonlar Ligi kupasını kazandı. Dile kolay, 45 yıldır hasret kaldıkları kupayı kazandılar. Chelsea'ye 50 yıl sonra lig şampiyonluğunu getiren Jose Mourinho, İnter'e de 45 yıl sonra Avrupa'nın en büyük kupasını getiriyordu. İnter'de istediğini alan Mourinho'nun hedefleri arasında Real Madrid vardı. İnter'deki misyonunu tamamladığını söyledi ve Real Madrid'den gelen teklifi kabul etti. Dünyanın en iyi teknik direktörü, artık dünyanın gelmiş geçmiş en iyi takımının teknik direktörüydü. Mourinho, daha Madrid'e gelmeden Real Madrid taraftarının sevgisini kazanmıştı. 2009-2010 sezonunda Şampiyonlar Ligi finali Madrid'de oynandı. Eğer Mourinho olmasa, Barcelona İnter'i eleyecek ve Şampiyonlar Ligi finalinde Madrid'de boy gösterecekti. Hatta Barcelonalılar finale çıkacaklarından o kadar eminlerdi ki; finalde Real Madrid'in soyunma odasını kullanacaklarını söylüyorlardı. Tabi Real Madridliler bu durumdan çok rahatsızlardı. Mourinho'nun İnter'i Barcelona'yı yarı finalde kupanın dışına itince bu tartışma da son buldu. Real Madrid taraftarı Mourinho'yu daha Madrid'e gelmeden sevmeye başladı.

Real Madrid şu an İspanya liginde 2.sırada ve şampiyon olması imkansız. Bu durumda Jose Mourinho başarısız oldu diyenler olabilir. Ancak öyle değil. Real Madrid, 18 yıldır İspanya Kral Kupasını kazanamıyordu ve bu sezon Barcelona'yı finalde yenerek kupayı müzesine götürdü. 8 yıldır Şampiyonlar Liginde çeyrek finale bile çıkamıyordu. Şimdi yarı finaldeler, rakipleri de Barcelona. görüldüğü gibi her gittiği takımda fark yaratmasını biliyor. her gittiği takıma,o takımın hasret kaldığı kupayı kazandırıyor. Nisan ayı içerisinde oynanacak olan 4 Barcelona maçı öncesinde kimse Real Madrid'e şans vermiyordu, çoğu kişi Barcelona 4 maçın 4'ünü de kazanır diyordu ancak Real Madrid 2 maçta da rakibine yenilmedi, kral kupasını müzesine götürdü. Kimilerinin uzay takımı dediği Barcelona'yı durdurabilen tek adam konumunda Mourinho. Ancak hala kendisini tartışanlar var. bunlar genelde Barcelona taraftarları ya da ülkemizde sıkça rastladığımız Barcelona sempatizanlarıdır. Aslında sempatizan da demek istemiyorum çünkü bunlar Barcelona'yı ölesiye destekleyen ''Çakma Katalan'' diye tabir ettiğimiz insanlardır. Bu arkadaşlar, Mourinho'nun takımlarının Barcelona'yı 10 kişi defans yaparak durdurduğunu iddia ediyorlar. Barcelona'yı durdurmanın yolu bu kadar kolay olsaydı şimdiye kadar çok takım durdururdu. Bir takımdan uzay takımı diye bahsedeceksiniz ve bir teknik direktörün bu uzay takımını sadece 10 kişi defans yaptırarak durdurduğunu iddia edeceksiniz. Kendi kendine çelişmek bu olsa gerek. Son kral kupasında, maçın ilk yarısında saldıran, atak yapan, pozisyona giren, kaçıran takım Real Madrid'di. 2. yarı biraz baskı yemiş olabilirler ancak 1-2 pozisyon dışında kalelerinde pozisyon vermediler. Maç boyunca rakip kalede 5-6 pozisyona girip kalesinde 1-2 pozisyon dışında pozisyon vermeyen bir takım için sadece defans yaparak sonuca gidiyorlar demek futbola ihanettir. Ayrıca 1-1 biten son lig maçında son 40 dakikaya 10 kişi ve 1-0 yenik giren Real Madrid'in neler yaptığını da gördük. 10 kişiyle inanılmaz bir mücadele örneği gösterip maçı çevirdiler. Geçen sezonki İnter-Barcelona eşleşmesinin İtalya'daki ayağında 3-1 kazanan takım İnter'di. İnter, 3 golü sadece defans yaparak mı buldu? 2. maçta da İnter oyunun büyük bölümünü 10 kişi oynamak zorunda kaldı. 10 kişi kalan ve ilk maçtan gelen bir avantajı olan takımın defansif futbolu tercih etmesi kadar doğal ne olabilir? O maçta Barcelona'nın neredeyse pozisyonu yoktu. 1-0 kazandılar, atılan gol de ofsayttı.

Bütün bunlara rağmen Jose Mourinho'nun başarısını sadece defansa bağlayanlar önce at gözlüklerini çıkartsınlar. Çünkü Mourinho'nun gittiği takımlar her zaman liglerinin en fazla gol atıp, en az gol yiyen takımları olmuşlardır. Belki Real Madrid şu an istediği seviyede olmayabilir ancak unutulmamalıdır ki; Jose Mourinho Real Madrid'in başına geçeli henüz 1 sene bile olmadı.Üstelik en büyük rakibi yıllardır aynı sistemde oynayan, oturmuş bir takım, kimilerine göre uzay takımı. Herkes gerçek Real Madrid'i önümüzdeki sezon izleyecektir. Zaten Jose Mourinho'nun takımları, kendisinin de belirttiği gibi 2.sezondan itibaren oturmaya başlar.

Gerçekten inanılmaz bir başarı öyküsü. Mourinho'yu izlemek, onun yaşamına tanıklık etmek bizim açımızdan büyük bir şans. Jose Mourinho şimdiden futbol efsaneleri arasına girdi bile. Bize de onu keyifle izlemek kalıyor.




26.04.2011 Günün Kuponu 1

Chicago Bulls-İndiana Pacers: Normal sezonun en fazla galibiyet alan takımı Chicago Bulls, play off'lara da hızlı başladı. evindeki 2 maçı kazandıktan sonra, deplasmanda oynadığı 2 maçtan birini kazanarak skoru 3-1'e getirdi. Bu gece oynanacak maçın, serinin son maçı olacağını düşünüyorum. Bulls, İndiana Pacers engelini çok rahat aşacaktır. Ben Bulls'un ilk yarı 5.5 handikapı aşacağını düşünüyorum.

Schalke-Manchester United: Premir Lig'de şampiyonluğa çok yakın olan Manchester United, şampiyonlar liginde de yoluna devam ediyor. Çeyrek finalde Chelsea engelini aşan kırmızı şeytanların önünde daha kolay bir rakip var. Schalke'nin yarı finale gelmiş olması bile büyük başarı. Schalke'nin finale çıkması son yılların en büyük süprizi olur. Ancak Alex Ferguson buna izin vermeyecektir. Manchester United, Almanya'dan istediği skoru alarak İngiltere'ye dönecektir. Ben Manchester United'ın deplasmanda kazanacağını düşünüyorum. Oran da gayet makul.


Gremio-Univ.Catolica: Libertadores Kupasında Brezilya temsilcisi Gremio, evinde Şili temsilcisi U.Catolica'yı ağırlıyor. Gremio'ya verilen 1.35'lik oranı çok düşük buldum. 2 açık oynayan takımın karşılaşmasında goller olacaktır. 2.5 üstü diyorum, oran 1.50.







Kazanma Vakti

Uzun süredir hayata geçirmek istediğimiz projeye sağolsun Salih Tuna el atmış. :)Şimdilik ufaktan blog ile başladık ilerde büyütürüz işleri inşallah.Lig ayrımı olmadan mantığımızın kabul ettiği her maç burada olacak.Belki bu yıl bitti gibi ama çalışmalarımız devam edecek.Şunu da belirteyim kesinlikle bahisten zevk almaya bakın kendinizi zora sokacak işlerden kaçının.Salih TUNA,Gökhan ÇALIŞKAN abilerime,Görkem Aytaç ALAGÖZ kardeşime ve kendime başarılar.
25 Nisan 2011 Pazartesi | 6 yorum | By: Bizimle Kazan!

Bizimle Kazan!!!




Evet, ben el atmasam maalesef kırmızı kar yağana kadar bu oluşum olmazdı diyerek popülist bir yaklaşım sergilemeyeceğim sevgili blog okuyucusu :) Blog şu an kız gibi. Ona hayat ve renk verecek olanlar ise (boş zamanları bize göre (Salih TUNA-Gökhan ÇALIŞKAN) daha çok olan (kişisel görüşüm) Cem KARACA ve Görkem AYTAÇ kardeşimizdir.

Misyonumuz, Site hayatımıza adım attığımız ilk günden itibaren siz değerli okuyucularımıza kazandırmak :)
Vizyonumuz da, Kazandırmaya devam ettirmektir :)

Yazarlar, -alfabetik sıraya göre- :)

Cem KARACA Futbol (Fransa İngiltere ve TR'nin alt ligleri dahil olmak üzere) Basketbol
Gökhan ÇALIŞKAN Avrupa Futbolu ve TR alt ligleri
Görkem AYTAÇ Futbol, Basketbol
Salih TUNA Futbol, Basketbol


Hayırlı olsundur.